Hollanda Göçmenlik ve Vatandaşlık Dairesi (IND), 1 Ocak 2025 tarihinden itibaren daimi oturma izni başvurusunda bulunan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir uyum kontrolüne tabi tutulacağını duyurdu.
Hollanda'daki Türk kökenli kuruluşlar, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Ortaklık Anlaşması ile uyumlu olmadığını savunarak karara tepki gösterdi. Avukat ve göç uzmanı İsmet Özkara, bu düzenlemenin hukuka aykırı olduğunu ve konuyu mahkemeye taşıyacaklarını belirtti.
TÜRK GÖÇMENLERE 'UYUM' DAYATMASI Hükümet, 2025 yılından itibaren uygulanacak olan kararın, “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Hollanda ile uyumlaştırılması amacıyla” 2022 yılında hayata geçirileceğini vurguladı.
Dönemin Sosyal İşler Bakanı Wouter Koolmees, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına yönelik uyum zorunluluğunu şu sözlerle savunmuştu:"Birçoğunun işi var ve toplumda aktif durumdalar ancak bazılarının Hollandaca ile ilgili sorunları var. Bu nedenle toplumda yollarını bulmakta zorlanıyorlar.
” SINAVDA BAŞARISIZ OLANLARA HOLLANDA VİZESİ VERİLMEYECEK Türkiye’deki Hollanda temsilcilerinde kursa giden Türk vatandaşları, B1 düzeyinde dil bildiklerini ve ülke kültürünü tanıdıklarına ilişkin bir sınava girmek zorunda. Sınavda başarısız olanlara Hollanda vizesi verilmiyor.
TÜRK VATANDAŞLARINA İSTİSNA UYGULANIYORDU 2020 yılına kadar Hollanda tarafından Türk vatandaşlarına ikili anlaşmalar uyarınca istisnai ayrıcalık uygulanıyordu.
Türkiye ile AB arasında 1963 yılında imzalanan ortaklık anlaşması ve 1970 tarihli katma protokol, Hollanda’da Türk vatandaşlarına yönelik herhangi bir zorunlu dayatmaya izin vermiyor. Ancak Hollanda hükümeti, 2016 yılındaki başarısız darbe girişimi sonrası artan sığınmacı akınını gerekçe göstererek, uyum sınavını gündeme taşıdı.
‘‘SIĞINMACILAR ANLAŞMAYI İHLAL EDEBİLİR’’ Hollanda hükümeti, Türkiye’de büyük bir azınlığı oluşturan sığınmacı sorununu dile getirerek, Avrupa Adalet Divanı tarafından 2014 yılında verilen "baskın bir kamu yararı nedeni ile ortaklık anlaşması hükümlerinin ihlal edilebileceği" yönünde karar aldı. Bu doğrultuda, Türkiye - AB Ortaklık Anlaşması'nın bazı hükümlerini görmezden gelerek bu zorunluluğun getirildiğini bildirdi.