Politika

'Siyasette diyalog zeminini güçlendirmeliyiz'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Yumuşama iklimi, ülkemiz ve milletimizin güvenliğinden taviz vereceğimiz, provokasyonlara göz yumacağımız anlamına asla gelmiyor. Bölücü terör dahil Türkiye'ye ve Türk demokrasisine yönelik her türlü tehdidi bertaraf etme irademiz tamdır” dedi.

'Siyasette diyalog zeminini güçlendirmeliyiz'
14-10-2024 23:39

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı sonrası Millete Sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı'nın inşası için içeride ve dışarıda gece gündüz koşturmaya devam ettiklerini belirterek, ”Daha adil bir dünya, daha müreffeh bir Türkiye idealine ulaşıncaya kadar inşallah durmadan, dinlenmeden çalışacağız. Son kabine toplantısından bu yana iç siyasette ve dış politikada yine yoğun bir gündemle çalışmalarımızı sürdürürdük. 1 Ekim Salı günü Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 28. Dönem 3’üncü yasama yılının açılışını yaptık. Meclis hitabımızda Türk demokrasisini darbe anayasası utancından bir an önce kurtararak, yeni sivil bir anayasayla buluşturma irademizi teyit ettik. 12 Eylül rejiminin silah dipçiği ile millete dayattığı mevcut anayasamızın yapılan onca revizyona rağmen Türkiye'ye ve demokrasisine dar geldiğini, Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu her geçen gün net bir şekilde görebiliyoruz. Ön yargıların esiri olarak ileri demokrasi hedefimize varılamayacağını herkesin idrak etmesini bekliyor, tüm siyasi partilerin yeni anayasa çağrımıza yapıcı cevap vermelerini samimiyetle temenni ediyoruz” açıklamasını yaptı.

Erdoğan, konuşmasında anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili tartışmalara değinerek, “Anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili daha önce defalarca kamuoyuna açıkladığımız üzere partimizin ve Cumhur İttifakı'nın herhangi bir sorununun olmadığını, ilk dört maddenin üzerinden yapılan tartışmaların da sürece katkı sağlamadığını tekraren ifade etmek istiyorum. Yeni yasama yılı açılışında ayrıca ülkemizin karşı karşıya olduğu güvenlik sınamalarını kamuoyumuzla paylaştık” diye konuştu.

İsrail'in Gazze'ye saldırısıyla yaktığı ateşin dini fanatizm ile hareket eden mevcut hükümet tarafından tüm bölgeye yayıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”7 Ekim'den itibaren meselenin ne Gazze ne de Hamas olmadığını, asıl niyetin işgal politikasını devam ettirmek olduğunu çok sık dile getirdik. İsrail'in Gazze’de durmayacağını, gözünü bölgedeki diğer ülkelere dikeceğini ilk günden beri her türlü şartta ifade ettik. Bu ikazlarımızdan dolayı bazı dostlarımızın ve ülkemiz içindeki malum kesimlerin haksız eleştirilerine maruz kaldık. Bizi niyet okuyuculuğuyla, krizi abartmakla itham edenler oldu. Bizi dış politikayı iç siyasete alet etmekle suçlayanlar oldu. Ancak İsrail'in Lübnan'a yönelik başlattığı son saldırılar endişelerimizin ne kadar yerinde olduğunu bir kez daha gösterdi. Netenyahu kabinesinden yapılan açıklamalar, İsrail'in Lübnan'ı işgalle yetinmeyeceğini çok net biçimde işaret ediyor. İsrail yönetiminin Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücü'ne saldıracak, barış gücünü tehdit edecek kadar küstahlaşması, idrak kapıları halen açık olanlar için konunun ciddiyetini ispata kafidir” açıklamasını yaptı.

"Kendi personellerini dahi koruyamayan Birleşmiş Milletler görüntüsü uluslararası sistem adına utanç ve kaygı vericidir"

Erdoğan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni de sert bir dille eleştirerek, “Kendi personellerini dahi koruyamayan Birleşmiş Milletler görüntüsü uluslararası sistem adına utanç ve kaygı vericidir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin İsrail'i durdurmak için daha neyi beklediğini açıkçası biz de merak ediyoruz. Düşünebiliyor musunuz? İsrail tankları Barış Gücü askerlerine saldırıyor, hatta bir kısmını yaralıyor. Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tüm bu haydutlukları tribünden sadece seyrediyor. Bunun adı acizliktir. İsrail saldırganlığına teslim olmaktır. Biz işte bunun için yıllardır dünya beşten büyüktür diyoruz. Bu adaletsiz tablonun değişmesi için bundan sonra da hakikatleri gür bir sesle dillendirmeye devam edeceğiz” dedi.

Erdoğan, Türkiye’nin İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları karşısındaki tutumunu net bir şekilde ortaya koyarak, “Siyonist emeller peşinde koşan İsrail hükümeti, Amerika ve Avrupa’nın koşulsuz desteğiyle saldırılarını durdurmayacak” ifadelerini kullandı.

"Tüm bölgemizi kasıp kavuran bu kriz fırtınasından Türkiye'yi suhuletle çıkartmakta kararlıyız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri ve Savunma Bakanlarının Meclis’in kapalı oturumunda Türkiye’nin bölgesel güvenlik stratejilerini detaylı bir şekilde anlattığını belirterek, ”Dışişleri ve Savunma Bakanlarımız Meclisin kapalı oturumunda amacın, niyetin, asıl planın ne olduğunu izah etmişlerdir” dedi.
Erdoğan, 7 Ekim sonrası yaşanan olaylara rağmen tehdide karşı sessiz kalanları eleştirerek, ”7 Ekim sonrasındaki vahşete rağmen tehdide gözlerini kapatanlara ne yaparsak yapalım bazı gerçekleri kabul ettiremeyeceğimizi biliyoruz. Bugün İsrail'in gönüllü sözcülüğünü üstlenenlerin geçmişte bölücü terör örgütünün Suriye'ye uzantısı için de aynı cümleleri kurduklarını unutmadık” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tehdidin kaynağından bağımsız olarak bazı kesimlerin Türkiye’nin gerçeklerinden kopuk bir şekilde olayları Batı merkezli okumaya devam ettiğini belirterek, ”Terör tehdidini bertaraf etmek amacıyla Suriye'nin ve Irak'ın kuzeyine yönelik operasyonlarımıza en fazla tepki gösterenler de yine bunlardı. FETÖ ihanet çetesine karşı mücadelemizi dinamitlemeye çalışanların aynı kesimleri olması elbette şaşırtıcı değildir. Bakınız burada mesele asla tehdidin kaynağı değildir. İdrak melekelerinin tamamen kapalı olmasıdır. Öyle bir hayal dünyasında yaşıyorlar ki, hem Türkiye'nin gerçeklerinden kopuklar hem de bölgemizi ve dünyayı takip etmekten acizler. Gelişmeleri Türkiye eksenli okumak yerine Batı merkezli okuma hastalığından kendilerini bir türlü kurtaramıyorlar” açıklamasını yaptı.

Erdoğan, Türkiye’nin caydırıcılık gücünün ne kadar yüksek olursa bölgedeki çatışmalardan korunma imkanının o kadar artacağını vurgulayarak, ”Tekrar ediyorum. Savunma ve Dışişleri Bakanlarımız karşımızdaki tabloyu çok net biçimde ortaya koymuşlardır. Tüm bu gerçeklere rağmen ülkenin ve milletin güvenliğine dair meseleleri polemik konusu yapanları milletimizin takdirine bırakıyorum. Biz onlara itibar etmeden gereken tüm tedbirleri alıyoruz ve alacağız. Ülke olarak caydırıcılık gücümüz ne kadar yüksek olursa, bölgemizdeki ateşten kendimizi koruma imkanımızın o derece artacağının farkındayız. Tüm bölgemizi kasıp kavuran bu kriz fırtınasından Türkiye'yi suhuletle çıkartmakta kararlıyız" ifadelerini kullandı.

"Kış mevsimi gelmeden mümkün olan tüm yolları kullanarak ihtiyaç sahibi Gazze halkına yardımlarımızı ulaştırmanın gayretindeyiz"

Erdoğan, Refah Sınır Kapısı'nın İsrail tarafından işgal edilmesinin ardından Gazze’ye ulaştırılan yardımlarda ciddi bir azalma olduğunu belirterek, “Yakından ilgilendiğimiz bir başka acil konu da şudur; Refah Sınır Kapısı'nın İsrail güçleri tarafından işgaliyle birlikte ne yazık ki Gazze'ye ulaştırılan yardım miktarında ciddi düşüş oldu. İsrail özellikle bölgede önemli faaliyetler yürüten Filistin mültecilerine yardım ajansını terörize ederek, yardımları engellemeye çalışıyor. Kış mevsimi gelmeden mümkün olan tüm yolları kullanarak ihtiyaç sahibi Gazze halkına yardımlarımızı ulaştırmanın gayretindeyiz. Artan hava ve kara saldırıları karşısında Lübnan'daki vatandaşlarımızın tahliyesini de gerçekleştiriyoruz. Geçtiğimiz günlerde hem bölgeye 300 ton civarında yardım ulaştırdık hem de Beyrut Limanı'ndan Bayraklar ve Sancak gemilerimizle toplam 966 kişinin tahliyesini yaptık. İhtiyaç ve talep olması halinde tahliye operasyonlarımız sürecek” dedi.
Lübnan’daki vatandaşların tahliyesiyle ilgili bilgi veren Erdoğan, ”Buradan bir kez daha Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızı, AFAD'ımızı, MİT Başkanlığımızı, sürecin koordinasyonunu yürüten Dışişleri ve Savunma Bakanlıklarımızı ayrı ayrı tebrik ediyorum. Böylesi insani bir meselede dahi ırkçı atak geçiren, yalan ve iftiralarla tahliye operasyonumuza kara çalan gazeteci ve siyasetçi kılıklı insanlık müsveddelerini de milletimizin vicdanına havale ediyorum” dedi.

"1 milyon 100 bin kişinin ziyaret ettiği TEKNOFEST Adana ülkemizin geleceğine dair umutlarımızı tekrar güçlendirmiştir"

Erdoğan, TEKNOFEST etkinliğinin 2018’den bu yana büyük bir ivme kazandığını ve Türkiye’nin geleceğine dair umutları güçlendirdiğini ifade etti. Erdoğan, ”Türkiye'nin artık bir parçası haline dönüşen TEKNOFEST‘in 9'uncusunu Adana'da gerçekleştirdik. Bir gençlik destanı olarak gördüğümüz TEKNOFEST'in 2018 yılından beri dalga dalga büyümesi gurur vesilesidir. 14 farklı kategoride 4 bin 333 takım ve 20 bin yarışmacıyla başlamıştı. Hamdolsun bu sene 50 farklı kategoride 790 binden fazla takım, 1 milyon 650 binden fazla yarışmacıya ulaştık. Çoğu genç 1 milyon 100 bin kişinin ziyaret ettiği TEKNOFEST Adana ülkemizin geleceğine dair umutlarımızı tekrar güçlendirmiştir. Türkiye'yi savunma ve ileri teknolojilede hak ettiği yere getirilene kadar bu yolda sabırla yürüyeceğiz” ifadelerini kullandı.

"İHA ve SİHA satış sayısında zirvede Türkiye olarak biz varız"

Savunma sanayiinde elde edilen başarılara rağmen ambargolarla karşılaşıldığını belirten Erdoğan, Türkiye’nin inovasyon ve ileri teknolojide elde edeceği başarıların “Türkiye Yüzyılı” hedefi için vazgeçilmez olduğunu vurguladı. Erdoğan, ”Savunma sanayiinde muhatap olduğumuz gizli, açık pek çok ambargoya rağmen nereden nereye geldiğimizi aziz milletimiz çok iyi biliyor. İnsansız hava araçlarında dünyanın ilk üç-dört ülkesi arasında yer alıyoruz. İHA ve SİHA satış sayısında ise zirvede Türkiye olarak biz varız. Geçen yıl bu alanda dünya genelinde satışların yüzde 65’i Türk savunma sanayii şirketleri tarafından gerçekleştirildi. 2023 yılında savunma ihracatımız 5.6 milyar dolar rakamını yakaladı. Türkiye'nin savunma ve havacılık ürünleri ihracat gelirleri ocak-eylül döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 12,2 arttı. Böylece ihracatımız yıllık bazda yüzde 10,4’lük yükselişle 6 milyar doları geçti. 2024 yılında 178 farklı ülkeye ürün ihraç ederek ciddi bir rekora imza attık. Savunma sanayimizi seferberlik ruhuyla desteklemeyi sürdüreceğiz. Milli teknoloji hamlemizle inşallah çok daha iyi yerlere geleceğiz. Şunun bir kez daha bilinmesini isterim. 21. yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapma hedefine kilitlendiğimiz bir süreçte inovasyon ve ileri teknolojide yakalayacağımız başarı vazgeçilmezdir. Bunun için her şeyden önce dünyadaki gelişmeleri doğru okuyacak, çığır açmış teknolojilerin kuluçka dönemlerini çok iyi analiz edecek ve bugünü kurtarmayı kafi görmeyerek yarınları doğru planlayacağız” dedi.

"Bölgemizin içinde bulunduğu kesif ve karanlık atmosferde evimizin içini toparlamamız, iç cephemizi tahkim ve takviye etmemiz fevkalade önemlidir"

2024-2025 akademik yıl açılışında diğer hususlarla birlikte özellikle bilimsel araştırmalarda üniversitelerden beklentilerini vurguladıklarını aktaran Erdoğan, ”Yeni akademik yılın öğrencisi, hocası, öğretim görevlisi ve çalışanıyla tüm üniversite camiamıza hayırlı olmasını diliyorum. 5 Ekim Cumartesi günü sismik araştırma gemimiz Oruç Reis’i İstanbul Boğazı'ndan Somali'ye yolcu ettik. Mavi vatanda çok sayıda sismik faaliyet yürüten Oruç Reis, aynı görevi Somali denizlerindeki her biri yaklaşık 5’er bin kilometrekarelik alanı temsil eden üç ruhsat sahasında çeşitli faaliyet icra edecek. Bölgemizin içinde bulunduğu kesif ve karanlık atmosferde, dışarıdaki meselelerle çok yakından ilgilenirken, evimizin içini toparlamamız, yani iç cephemizi tahkim ve takviye etmemiz fevkalade önemlidir. Bunun yolu da evvel emirde siyasette diyalog zeminini güçlendirmekten, farklı siyasi partiler ve toplum kesimleri arasındaki müşterek paydayı olabildiğince büyütmekten geçiyor. Sınırlarımızın hemen ötesinde her gün yeni bir çatışma patlak verirken, şunu çok net söylemek isterim ki siyaset kurumunun eski alışkanlıklarla yoluna devam etmesi mümkün değildir” diye konuştu.

"Her kim siyasetten topluma yayılan yumuşama iklimini baltalamak için hamle yapıyorsa, kesinlikle Türkiye'nin iyiliğini istemiyor demektir"

“Mevlana hazretlerinin 'Şimdi yeni şeyler söylemek lazım' ifadesinde anlamını bulan ruha bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz“ diyen Erdoğan, “Bu noktada esasen yapmamız gereken bellidir. Türkiye'nin umutsuzluk girdabına sürüklenmesini bekleyenlerin ve onların içimizdeki lejyonerlerinin gerilimi körüklemesine, 85 milyonun bin yıllık kardeşliğine gölge düşürmesine müsaade etmemeliyiz. Türkiye'yi kendi iç dinamikleri üzerinden köşeye kıstırarak, denklem dışına atma girişimlerine rıza gösteremeyiz. Şunu hepimiz görmeli ve uyanık olmalıyız. Her kim siyasetten topluma yayılan yumuşama iklimini baltalamak için hamle yapıyorsa, kesinlikle Türkiye'nin iyiliğini istemiyor demektir. Her kim siyasi hırslarını ve ideolojik ön kabullerini bir tarafa koyma erdemi sergilemiyorsa, ülkemize ve milletimize büyük bir kötülük yapıyor demektir“ diye konuştu.

“Her kim ülkemizin güvenlik kuşağını güçlendirmeyi hedefleyen çabalarını sureti haktan görünerek hedef alıyorsa, milletin zihnini bulandırıyorsa, acı hatıraları tekrar deşiyorsa apaçık bir ihanet içerisinde demektir” diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bunu şunun için söylüyorum. Malumunuz Türkiye son dönemde siyasette bir yumuşama iklimine girdi. Siyasi aktörler arasında bilhassa milli meselelerde ortak paydada buluşma arayışları artmaya başladı. Siyaset kurumunu üst üste yaşanan üç seçimin sürüklediği yüksek gerilim hattından çekip çıkarma iradesi, siyasi partilerle birlikte toplumumuzda da makes buldu. Terörün ve şiddetin Türk siyasetini esir almasının ilanihaye önüne geçmek için bir kapı aralandı. Hüsnüniyet göstergesi olan bazı adımlar atıldı.”

Ancak tüm bunlarla eş zamanlı olarak bu atmosferi henüz meyveye durmadan zehirlemeye dönük girişimlerin yoğunlaştığını belirten Erdoğan, ”Partisi tarafından dışlanmış, hatta istenmeyen adam ilan edilmiş kimi eski siyasetçilerin ekran ekran dolaşıp kutuplaştırıcı söylemlerle sağa sola sataşmasını, özellikle siyasette yumuşama atmosferini provokatif ifadelerle hedef tahtasına koymasını asla iyi niyetli bulmuyoruz. Karşımızda girdiği tüm seçimleri kaybeden, son olarak parti içi yarışı da kaybederek rekor kıran bir zatın bizimle ittifak ortaklarımızla, daha vahimi Türkiye'yi birlikte yönetmeye talip olduğu eski ortaklarıyla ilgili hakaretamiz ifadelerine cevap vermeyi kendimize zul addediyoruz. Aynı şekilde dün bazı illerimizde ortaya çıkan son derece kötü, son derece kışkırtıcı, terörü ve şiddeti öven sahneleri de kesinlikle tasvip etmiyoruz. Terörle ve şiddetle arasına mesafe koyması beklenenlerin tam tersine terör diline sarılması, samimiyetsizliğin işaretidir. Bakınız biz sadece milletimizin farklı kökenden fertleri arasında değil, bölgemizin tamamında Türk, Türkmen, Arap, Kürt demeden herkesi kucaklayan bir kardeşlik ekseni kurmaya çalışıyoruz” açıklamasını yaptı.
Erdoğan, ”Ama bakıyorsunuz birileri hemen bu kardeşlik eksenini sabote edecek hal ve hareketlere girişiyor. Kimse kusura bakmasın. Uzatılan elin sıkıca tutulmak yerine kopartılmaya çalışılmasına biz izin vermeyiz. Buna kayıtsız da kalmayız. Bölgemizde bunca ateş varken ve bu ateş her gün biraz daha ülkemiz sınırlarına yaklaşırken, herkes aklını başına almalı, sorumlu davranmalı, sorumluluk bilinciyle hareket etmelidir. Burada şunu da hatırlatmakta fayda olduğuna inanıyorum” dedi.

"Yumuşama iklimi, ülkemiz ve milletimizin güvenliğinden taviz vereceğimiz, provokasyonlara göz yumacağımız anlamına asla gelmiyor"

Siyasette yumuşama iklimiyle ilgili konuşan Erdoğan, ”Yumuşama iklimi, ülkemiz ve milletimizin güvenliğinden taviz vereceğimiz, provokasyonlara göz yumacağımız anlamına asla gelmiyor. Bölücü terör dahil Türkiye'ye ve Türk demokrasisine yönelik her türlü tehdidi bertaraf etme irademiz tamdır. Milletimizin hafızasında yer edinmiş kötü sahnelerin tekrar yaşanmasına müsaade etmeyiz ve etmeyeceğiz. İstikrarsızlıkların hüküm sürdüğü bir dönemde ülkemizin ve etrafının bir barış ve istikrar adasına dönüşmesi için dış temaslarımıza hız kazandırdık. Balkan coğrafyasında gerilim son dönemde iyice tırmanmaya başladı. 10-11 Ekim tarihlerinde yaptığımız Arnavutluk ve Sırbistan ziyaretimiz bu bakımdan çok önemli mesajlar içeriyordu. Her iki ülkeyle imzaladığımız toplam on beş anlaşmayla ikili münasebetlerimizi daha da ilerlettik. İş dünyamızdan bölgedeki kardeş topluluklara kadar ziyaretimiz boyunca çok farklı kesimlerle bir araya geldik. Temelini 2015 yılında bizzat attığım Balkanlar'ın en büyük camisi olan Namazgah Camii'nin açılışını yapmak benim için ayrı bir bahtiyarlıktı” dedi.
Tiran’da açılışı gerçekleştirilen Namazgah Camii’nin muhteşem mimarisi ve merkezi konumuyla dikkat çektiğini belirten Erdoğan, ”Rabbime şahsıma böyle bir imkanı bahşettiği için hamdediyorum. Muhteşem mimarisiyle, Tiran'ın tam kalbindeki merkezi konumuyla, toplam 8 bin kişilik cemaat kapasitesiyle ve diğer özellikleriyle cami her açıdan gurur ve ilham verici bir eser olmuştur. Bugün bir kez daha Sayın Edi Rama'ya ve camimizin açılışında emeği geçen herkese mimarından mühendisine tüm işçi kardeşlerimize, kurumlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic ile verimli geçen bir görüşme yaptıklarını kaydeden Erdoğan, “Aynı şekilde Sırbistan Cumhurbaşkanı Sayın Vucic ile çok verimli geçen görüşmelerimizin olumlu yansımalarını pek çok alanda yakında göreceğiz. Her iki dostuma bize ve heyetimize gösterdikleri misafirperverlikleri için buradan şükranlarımı iletiyorum. Balkan coğrafyasındaki diğer ülkelerle de iş birliğimizi ilerlettireceğiz. Ziyaretlerimizi bu anlayışla önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Bir diğer kritik bölge tasada ve sevinçte bir olduğumuz Türk dünyasıdır. Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde ilişkilerimiz sürekli gelişiyor, serpiliyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Başta can Azerbaycan olmak üzere kardeşlerimizin 6 Şubat depremleri sonrasında yaptıkları yardımları asla unutmayız, unutmayacağız. İnşallah biz de kara günlerinde bize ihtiyaç duydukları her anda karşılık beklemeden kardeşlerimizin imdadına koşacak tüm imkanlarımızla, tüm kapasitelerimizle bugüne kadar olduğu gibi yine yanlarında olacağız. Dilde, fikirde, işte birlik diyen merhum Gaspıralı İsmail Bey'in hayalini gerçeğe dönüştürmek için hep birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

"Cezasızlık algısının ortadan kaldırılması için gereken kanuni düzenlemeleri mutlaka hayata geçireceğiz"

Erdoğan, Kabine Toplantısı'nda son dönemde toplumda artan cezasızlık algısının ortadan kaldırılması için gerekli hukuki düzenlemelerin hayata geçirileceğini vurguladı. Erdoğan, ”Bugünkü Kabine Toplantımızda tüm bunların yanı sıra gündemdeki diğer konuları da etraflıca değerlendirdik. Son dönemde milletimizde serzenişlere sebep olan cezasızlık algısının ortadan kaldırılması için gereken kanuni düzenlemeleri mutlaka hayata geçireceğiz. Bununla ilgili genel çerçeveyi partimizin geçen haftaki grup toplantısında zaten çizmiştik. Bugün de kabine üyelerimize gerekli talimatları verdik. ilgili bakanlıklarımızın ve AK Parti Meclis Grubumuz, Cumhur İttifakı'ndaki ortaklarımızla beraber çalışarak hukuki adımların atılmasını sağlayacak” açıklamasını yaptı.

"Aile Bakanlığımız da bağımlılık, dijital bağımlılık, intihar, çocuk istismarı, şiddetle etkin mücadele için, sosyal risk haritaları oluşturacak"

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın bağımlılık, dijital bağımlılık ve çocuk istismarı gibi konularda sosyal risk haritaları oluşturacağı bilgisini veren Erdoğan, "Aile Bakanlığımız da bağımlılık, dijital bağımlılık, intihar, çocuk istismarı, şiddetle etkin mücadele için, sosyal risk haritaları oluşturacak. Aile Rehberi sistemiyle bu tür sorunlar ortaya çıkmadan çok erken safhada müdahale etme imkanı bulacağız. Suç ve suçlularla etkin mücadelede, özellikle suçun önlenmesine yönelik çalışmalara daha fazla ağırlık vereceğiz” açıklamasını yaptı.

Gıda güvenliği konusundaki denetimlerin artırılacağına da dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bir başka husus gıda konusunda süregiden tartışmalardır. Devletin görevi, vatandaşının sağlıklı, güvenilir, mevzuatta belirlenen şartlara uygun şekilde imal edilmiş gıdaya erişimini temin etmektir. Tarım Bakanlığımızın yaptığı denetimlerin gayesi budur. Gıda kontrol ekiplerimiz geçen yıl 1,3 milyon, bu sene ise şimdiye kadar 990 bin denetim yapmıştır. Bu denetimleri bundan sonra arttırarak devam ettirecek, vatandaşımızın sağlığının tehlikeye atılmasına asla göz yummayacağız. İhmalkarlıktan veya fırsatçılıktan kaynaklanan her türlü sıkıntılı durumu da adil hızlı ve şeffaf bir şekilde kamuoyumuzun bilgisine sunacağız” dedi.
2024 Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülen ekonomist Daron Acemoğlu’nu tebrik eden Erdoğan, milli futbol takımına da İzlanda ile oynanacak maça yönelik başarı dileklerini iletti. Erdoğan, toplantının kararlarının hayırlı olmasını dileyerek sözlerini tamamladı.


Editor : Editör
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER